Planımız ve düşüncemiz Ohrid’ den yola çıkarak Arnavutluk üzerinden Karadağ’a geçmekti. Fakat aracı kiralarken yanlışlık yaptığımızı söylemiştim. Arnavutluk yerine Kosova girişi için izin almışız. İnternetten araştırdığımızda sınırda geçiş işlemi yaparken de ücreti ödeyerek bu izni alabileceğimizi ve sıkıntısız girebileceğimizi okuduk. Arnavutluk sınırına geldik fakat okuduğumuz gibi olmadığını gördük. Sınırdan geri çevrildik. Yapacak bir şey yoktu ve mecbur Kosova üzerinden Karadağ’a gitmek için yola çıktık.
Mesele yolu uzatmamız, oraya geç varmamız yada ekstra benzin ücreti değildi. Mesele o taraftan Karadağ’a girişteki yolların inanılmaz kötü, zikzaklı, yokuşlu ve tehlikeli oluşuydu.
Rotamızı Kosova’da Priştine olarak ayarladık ve yola çıktık. Acıkmaya başladığımızda ise ALBI Shopping Mall‘ı görür görmez girip bir şeyler yiyip dinlendik.
Kosova – Karadağ sınırı oldukça yüksek bir noktada. Sınırı geçtikten sonra kabus gibi yollar başladı. Yağan yağmur ve sis yolları daha tehlikeli hale getirdi. Mecburen çok yavaş ilerliyorduk. Fuat’la arabayı dönüşümlü kullandık. Biran oturup ağlayasım bile geldi. O yolların bitmeyeceğini düşündüm. Psikopata, isyana bağlamak üzereydim. En sonunda dağlardan uzun saatler sonunda indik ve düz yollara kavuştuk. O yollarda daha dikkatli araç sürmeniz gerekiyor. Görüş açısı 2 metre var yok. Bir ara hiçbir şey göremiyordum zaten. O yüzden gözüm pür dikkat açıktı. Ne zaman düz yollara geldik bende bir gevşeme oldu. Kaç gündür zaten az uykulu ve gezerek yorulduğumuz için araç başında uyuklamışım. Tam bariyerlere giriyorduk ki çarpma sesi ve arkadan Demet’ in “Ademmm” diye seslenişine uyanıp arabayı toparladım. Çok ciddi bir kaza atlatmıştık. Ama aracın sağ ön çamurluğunu bariyerlere öptürmüş oldum 🙂
En sonunda sağ salim Budva’ya geldik ve otelimize yerleştik. O akşam çok güzel dekore edilmiş ufak bir cafede tavuk dürüm yiyip, karadağ birası içip yattım. Ertesi gün önce Budva’yı gezerek güne başladık. Gezdiğimiz yerler: Budva Old Town, Santa Maria In Punta, Citadela, Sveti Stefan (Karadağın en ünlü yerlerinden biri), Stari Grad. Bu saydığım yerler zaten birbirine çok yakın.
Budva’dan sonra Kotor’a gittik. İki şehirde birbirinden güzel. Sezonunda gitmediğimiz için kalabalık değildi. Sahil boyundaki restoranların çoğu kapalıydı. Yazın herkesin kaçtığı bir yer olduğu için kalabalıktan gezilemiyormuş bile.
Kotor, Dünya kültür mirası listesinde yer alan bir şehir. Ufak ama tarihi bir şehir. Biz gittiğimizde kıyıya yanaşan cruise gemisinden turistler iniyordu. Kotor Old Town, Kotor Cathedral, Venedik Duvarı ve Kalesi’ni gezebilirsiniz. Kotor Old Town içerisine girdiğinizde zaten gezmeye doyamayacaksınız. Oturup bir şeyler yiyip içebileceğiniz bir sürü mekan, hediyelik eşya dükkanları, tarihi yapıtlar, dar sokaklar, saat kulesi, Klise, Katedral hepsini bu eski şehir içinde görebilirsiniz.
Daha sonra Bar şehrini de görelim dedik ve gidişimizle dönüşümüz bir oldu. Fazla bir şey bulamadık bu şehirde yemek yiyip otele geri döndük. Akşam için ise Casinoya gitmek için can atıyorduk. Biraz zaman öldürdük ve Merit’ e gittik. Sezonu olmadığı için içerisi bomboştu. Biraz oynayalım dedim ama Min. Bet ler 50 Euro dan başlıyor. Zaten bir ülkenin durumunu casinolardan anlıyorsunuz 🙂 O zaman dedim işte bu ülke bu şehir Kodamanların yeri diye. Neyse dedik, belki Merit böyledir başka casinolara bakalım. 2 farklı casinoya daha gittik fakat Betler yüksekti. Bizde oynamadık. Kıbrıs’ da ne güzel 10-20 Euro ya oynuyorsun. 50 Euro nedir be kardeşim. Casino sevgimiz kursağımızda kalarak geri döndük.
Ertesi gün Sırbistan – Belgrad’ a gitmek üzere yola çıktık.
Karadağ Para birimi olarak Euro kullanıyor.
1 pet şişe su 0,40 €
1 paket sigara 2 €
Kadınlar boylarının uzunluğu ile dünyada tanınmakta.